“İnsanları Gülen ve İnsanlara Gülen Belde...“

Taşucu Tanıtım Portalı - Mersin Silifke

Mut ilcesi

MUT TARİHİ                                                                                                                                                               

Cem Sultan ile Karamanoğlu Kasım Bey
            Karaman vilayeti valisi olan şehzade Mustafa’nm 1474 yılında ölümü üzerine Fatih Sultan Mehmedin küçük oğlu Cem Sultan Karaman vilayeti valisi olarak Konyaya gelmişti. 1481 yılında Fatih Sultan Mehmedin ölümü üzerine padişah olmak isteyen Cem Sultan Beyazıt ile Padişahlık kavgasına girişti Bu savaşlarda yenilen Cem Sultan İçel’e çekildi. Osmanlı Padişahı olup, İstanbul’da devlete ve orduya sahip olan ikinci Beyazıt, kardeşi Cem ile bir türlü anlaşmamışlar idi. Uzun Hasan beyin de ölmesiyle yerine Akkoyunlu Devletine bey olan Uzun Hasan Beyin oğlu, babasının siyasetinden ayrılmadı. Asker yardımı isdeyen Karamanoğlu Kasım beye istediği yardımı verdi. asker yardımını alan Kasım bey İçel’e gelip Cem Sultan ile buluştu Osmanlı padişahı 2.ci Beyazıt aleyhine beraberce çalışmaya başladılar. Bu Amaçla Konya’yı bile muhasara ettiler. 1482 tarihinde Gedik Ahmet paşa Karamanlılar üzerine gelerek Konyayı muhasaradan kurtardı. Kasım bey de savaşa, İçel’e çekildi. Osmanlı ordusu da kışlamak için Karaman kalesine yerleşti. (1) Yardım aramak üzere Mısır’a giden Cem Sultan orada çok kal-mayarak geri döndü. 14/Mayıs/1482 de Adana’ya dönünce Kasım beyi orada kendisini bekler buldu. Adana’da kaldıkları 4-5 gün içinde iyice anlaştılar, bu anlaşma kısaca” Eğer Cem Sultan Osmanlı pa-dişahı olursa Kasım beye eski Karaman beyliği mülkünü verecekti 19/Mayıs/1482 (2) Cem Sultan ile Kasım Bey Adana’dan İçel’e dönüşlerinde Mut yaylalarından olup Mut'un Dağpazarı köyü doğusundaki İmren yaylasında 8 gün kalmışlardı. 1482 haziran ayı içinde Kasım Beyle Cem Sultan Konya’ya taarruz ettiler. Padişah 2 ci Beyazıt’ın üzerlerine gelişini duyunca Taşeli’ne doğru kaçtılar. Cem Sultan, 15/Temmuz/1482 de Rodos şö-valyelerine gidiyor, gidiş o gidiş birdaha da memlekete dönemiyor. (1) Mufassal Osmanlı tarihi sahife 552 (2) Osmanlı tarihi sayfa 159-160 . Ord. Prf. 1. Hakkı Uzunçarşılı Kasım bey de Cem Sultanın Anadoludan ayrılması ile başaramayacağı davasından yaz geçerek Sultan 2ci Bayazıta Sığındı. sultan Bayazıt ca kendisine Mut ile Karaman arasındaki Sartavul beli sınır çizilerek güneyde kalan İçel toprakları beyliği verilen Kasım bey, böylelikle ömrünün sonuna kadar rahat bir ömür sürdü. 1488 yılında da öldü. (1) Bir rivayete göre Kasım Bey 8 oğlu, bir çok akrabalarıyle birlikte Karaman beyliğinin diyanet işleri reisliğini yapan’ “Hocendi” oğlu adında biri tarafından Osmanlı padişahı sultan 2ci Bayazıt’ın emri ile zehirlettirilerek öldürülmüştür. Bu vakanın geçtiği yer şimdi Karaman ilçesinin Yeniköy civarında olup Hocantı oğulları-nın öze1 yaylakları olan Söğüt yaylasıdır. Şimdi bile Mut’un Hocantı (Derinçay) köylülerinden pek Çoğu yaz aylarında sürüleriyle birlikte bu dolaylara yaylamaya çıkarlar. Çasını beyin ölümünden sonra 1484 yılında Karaman beyliğine Kasım beyin kızının oğlu Mahmut Bey geçmiş o, sıralarda devam eden Osmanlı Mısır kavgalarında Mısır devleti tarafına kaydığından Davut Paşa İçeI’e hücum etti. Davut paşaya dayanamayacağını anlayan Mahmut bey Mısır ülkelerinden Halep şehrine doğru kaçtı 1487.
Mut Kasabasına Getirilen İçme Suyu :
           Şıh Köyünün içme suyu yoktu. Apsut köyündeki büyük pınardan Mut’a su getirmeyi ilk defa düşünen Hacı Fatma Hanımdır. Bu düşüncesini tatbik için kardeşi Mahmut beyi memur etti. Su, künk denilen pişmiş toprak borularla getirilecekti. Mahmut bey Konyadan künk ustası getirtti. Kanal açmak için güzergah tayin etti ve işe başlattı. Bir yandan da Şıh mahallesine 4 tane çeşme yaptırdı. Meğer Mahmut bey bu işlerde çok acemi imiş, künklerin pişme derecesi ile kanal derinliği ve hele kireç harç herşey pek fena kullanıldı. Kanal 25-80 santim derinlikteydi. Künkler istenilen evsafta pişmemişti. Su salındı, gürül gürül akan sulara mahalle içinde kemerli oluklu çeşmeler yapıldı. Çeşmeler üç aydan fazla aktı, herkes memnundu. Derken çeşmelerde su azaldı azaldı, birgün kesildi. meğer ot kökleri künklerden içeri girer tilki kuyruğu yapar, arıza bilinemez. 0 sıralarda Hacı hanımda ölür. Su işi de kapanır gider. Şimdi Meydan Mahallesinde o zamandan kalma üç tane çeşme sağlam duruyor. Meydan Mahallesi camiinin yanındaki çeşmeden Mut’a yeni getirtilen şehir suyu akmaktadır. Mut kazasına ait bazı hatıralar Köselerli köyü, 1874 yılından önce 500 haneyi bulan büyük bir aşiret imiş. 1874 deki kıtlıkta Mersin ve Adana Taraflarına dağıl-mışlar, ayrı ayrı köy kurmuşlar. Mut kazasında ise pek azı kalabil-miştir. Mersin’in Yalınayak köyü vaktiyle Mut kazasında Tuğrul köyü ile Göcekler köyü arasında Kadı Koyağı denen yerde oturur-larmış. 0 zaman adetlerinden olan “Gece Baskını” yapan baskıncılar bir gece gelip bu köyü yağmaya ve halkını yakalamaya dalarlarken köylülerde evlerinden alabildikleriyle Davutoğlu zeytinin yanındaki Burun noktasında toplanırlar. Oradan da yalın ayak, başı kabak ka-çarak Mersin civarında şimdiki oturdukları yere varıp yeniden köy kurarlar, köylerinin eski adını bilmiyorsam da oraya perişan bir hal-de vardıkları için kurdukları köye komşu köyler” Yalınayak” demişler.
KARAMAN'DA GÖKCE KÖYÜ :
        Kuruluşu 1880 yılında Karamanda Göğ- yaylağını terk eden Silifke’nin Bolacalı aşireti yerine Çerkez göç-er yerleştirilmiştir. Göğce köyündeki Camiyi Bolacalı aşiretinde-n Bolacalıoğlu denen adam yaptırmıştır. Bolacalı aşiretine bir kısmı Mut’un Dağpazarı ve Demirkapı köylerine yerleşmişler, bir kısmı da Tarsus’un Çokak köyüne gidip, kalanları da Silifke civarındaki kışlaklarında kalmışlardır
KARAMAN'DA EMİNLER KÖYÜ :
     1889 yılları içinde Mut kazasının Dağpazarı köyü dolaylarına yerleştirilmek üzere büyük bir Çerkez esinin Taşucu iskelesinden karaya çıktığı duyulmuş. Çerkez göçenler, Dağpazarı köyü civarındaki Omar özü denen yerde otur-ur. Burada kasım ayına kadar kalan Çerkezler, kışın erken bas-ması ve ayrıcada musallat olan bir hastalık epey can kaybına olmuş. Bunun üzerine oradan derhal göçüp Karaman kazası sınırı içinde Eminler denen yere yerleştirildiler.Mut’un Omar özü -mezarlığa da halen Çerkez mezarlığı derler.
Dağpazarı Kilisesi
DAĞPAZARI KÖYÜ:
          1891 yılında kuruldu. Bunlar Romanya göçmenlerindendi. Romanya’da Köstence kasabası kaymakamı bunlara Türkiye’ye vardığınızda istasyon veya iskelelere yakın bir yerleşin” diye tavsiyede bulunmuş imiş. Kestel yaylasında cevizlik: Gülnar kazasının Zeyne köyü, Mut’un Güme köyü dolaylarındaki Zeyne beli denen yere yaylaya göçerlermiş, Akpınar çeşmesinden su alırlarmış. 0 zaman zeyne beli denen yer de geniş ve gümrah ormanla kaplı imiş. Zeyne küyündeki Şıh Ali Semerkandi türbesine mescit yapılırken kullanılan ağaçlar bu ormandan götürülmüştür. muazzam ormanın yerinde şimdi çalı denen bitki bile yoktur. Kestel yaylasında “Kızlar Hisarı” denen yüce sıra kayala-rın önünde yüzden fazla ceviz ağacı varmış. Bu cevizler Zeynedeki Şıh Ali Semerkandi türbesi vakıflarından imiş. Şimdi kırık dökük 20 kadar ceviz ağacı kalmıştır.
Laal Paşa Cami
Laal Paşa Cami
 
      Mut Kasabası içinde, Pınarbaşı mahallesinde olup Çınarlı Parkın 70-80 metre güneyindedir. Bu Camiyi yapan Laal Paşa kimdir? Karamanoğlu Alaüddin Beyin kölelerinden idi. Alaüddin bey kölesini sevdiğinden onu oku-tup terbiye etmişti. Lal ağada gördüğü kabiliyeti takdir eden Ala-üddin bey, onu azad edip yani kölelikten çıkarıp hür bir adam ha-line getirmişti. Hususi ve resmi devlet işlerinde gösterdiği yüksek başarıdan dolayı kendisini Niğde Kalesi dizdarı yapmıştı. Mut’ta bulunduğu sırada kasabanın içine cami, medrese. hamam yaptırmış. Bunların yaşamaları için vakıf gelirler koymuştu. Laal Paşanın her kölede olduğu gibi doğum tarihi ile Karamanoğullarına nasıl inti-sap etmiş olduğu belli olmadığı gibi mezarı ve ölüm tarihi belli değildir. Cami avlusu dıvarı ile çınarlı parkın dıvarları arasından çarşı caddesi geçer. Bu cadde, kasabanın ikinci işlek caddesidir. (Birinci işlek cadde ise Mut-Karaman yolunun kasaba içinden geçen kısmıdır.) Mut Kasabasının en muhteşem yeri de burasıdır. Burada kısmen en-kaz haline gelmiş kale burçları ve surları ile çevrilen iç kale, tek kubbeli ve revaklı minareli Laal Paşa Cami, iki tane sivri külahlı Selçuk ve Karamanoğlu beyliğine ait türbe, yine kale içinde Ortaokul binası, çarşıya yaslanan ufak belediye sarayı ile beş tane aza-metli çınar, bu çınarların altından havuzdan havuza akıp ufak bir şelale ile Mut deresine boşalan bol sulu Kale Pınarı ki, işte eşine rastlanamayan ulu olduğu kadar, ruhları gönülleri kendine çeken asil bir topluluk... Kale Pınarının suyundan bir defa içen, yedi sene sonra tekrar gelip bir daha içermiş.
            Mut Çınaraltı Karacaoğlan Parkı    
              İki pınar, Beş çınar
               Bunlar olmasa Mut, yanar.
Tekerlemesi meşhurdur. Bu tekerlemeyi yapan, Mut maliyesinin eski muhasebe memurlarından Silifkeli Hamdi bey adında bir adamdır. O zamanki Mut ve Mutluları tasvir eden güzel bir destanı da vardı, Bu destan belki çocuklarından bulunabilir. Cami, dik dörtgen bir kaide üzerine kurulmuştur. Aslında mi-naresi yoktu. Caminin revakı yapılırken batıdaki revak kemeri üzerine çok zarif bir ezan kulesi yapılmış imiş. 1915 yılında ravak ile beraber yıkıldı. Cami yapılırken kullanılan taşlara, emek çekilmediği görülür. Divar yapılırken eşit ebatta taş seçilmemiş. Yapıda sağlamlığı ve güzelliği gösteren köşe taşlarında bile bu ihmali görüyoruz. Klavdiyopolis örenleri içine oturtulan bu güzel yapı, örenlerden toplanacak binlerce taştan pek düzgün bir yapı halinde yükseltile-bilirdi, halbuki bu dediğim yapılmamış veya yaptırılmamış. Burada Laal Paşanın taassup derecesinde dini bir karaktere sahip olduğu düşünülebilir. Yaptırıp ta Hak yoluna vakfedeceği bir ibadethane-nin, Ören taşlarından yapılmasını gönlü uygun görmemiş, cami için yeniden taş ocaklarından taş kestirmiştir. Bu düşünce yalnız camide değil, Laal paşa medresesinde ve Lal paşa hamamında da ay-nı dikkatsizliği gördük. Caminin doğu, batı, güney cephelerinde Karamanoğlu mimari tipine uygun iki sıra üzerine dörder penceresi vardır. Üstteki pencereler ufak ,alttaki pencere geniştir. Kuzey cephesinde ise ortadaki cami kapısı, yanlarda kapıdan daha büyük ve yüksek sağlı sollu ikişer pencere var. Bu kapı ve pencereler Osmanlı mimari tipinde-dir. Osmanlılar devrinde yapılan tamir yüzünden bu şekli aldığı tahmin edilebilir, Laal Paşa camisinin giriş kapısı kuzey cephededir. Doğu cephesindeki ufak kapı doğu köşeye daha yakındır. Camiye buradan da girilip çıkılır. Bu ufak kapıdan içeri girildiğinde kapı önünde rastlanan tahta merdivenle kadınlar mahfili dediğimiz ahşap ikinci kata çıkılır, Lal Paşa camiinin bu iki kapıdan başka kapısı yoktur. Laal Paşa Camiinin Tamiri Laal Paşa camisi, Içel valisi Çelik Mehmet Paşanın divan katibi Hacı Mustafa tarafından tamir ettirilmiş ve bu tamir işi de o za-man iki satır bir yazı ile tesbit edilmişti.
TAMİR KİTABESİ ŞUDUR 1- Meşref-i harap olmuşken bu cami-i Şerif eyledi ihya 2- Elhaç Mustafa Katibi divan Çelik Mehmet Paşa Bu kitabede adı geçen Hacı Mustafa Çelik Mehmet Paşanın divan katibidir. Kitabenin tarihinin silinmiş olduğuna göre bu tamirin Çelik Mehmet Paşanın Karaman Valiliği zamanında mı? yoksa Içel Valiliği zamanında mı yapıldığı bilinemiyor? Hacı Mustafanın divan efendisi olmayıp, divan katibi olduğuna göre camide yapılan bu tamirin, paşanın 1752 yılında Içel valiliği sırasında yapıldığı tahmin edilir. 0 halde kitabeye yaklaşık olarak 1752 yılında yazıldı diyebiliriz.
    NUREDDİN SOFU BEY:

       Nure Süfi - Nureddiıı Bey Karamanoğullarına ait olayları anlatan Şikâri tarihinden özet olarak alıp, aşağıya kaydettiğim parça ile Karamanoğhı tarihine girmeyi uygun buldum. Karaman aşireti başkanı olan NUREDDIN bey, Selçuk Sultanı-nın emri ile Ermenek’i, Mut’u’ Mağrayı (Silifke’nin Kırobası nahiyesi)’ Gülnar’ı zapteyledi, Bu kalelerin anahtarlarını Konya’ya Sul, tana gönderdi. Ayrıca da kendisine kul olduğunu bildirdi. Sultan da memnun olarak, aldığı yerleri kendisine bıraktı. Nurettin bey gelip Ermek’e yerleşti. Biraz sonra da beyliğini oğlu Karaman bey’e teslim ederek Sivas taraflarına gidip orada, Baba Ilyas adında bir tarikat şeyhine mürit oldu, Nure sofu ölünce, Mut’un Değirmenlik yaylasına gömüldü-Üstüne ufak bir türbe yapıldı. Öreni hala duruyor. Mut’un Değirmenlik yaylasında, Nureddin Sofu türbesi denen bir yapı var. Ayrıca bir sürü daha yıkıklar görülüyor. Bunların mi-safirhane, Medrese ve iıriaret yıkıkları olduğu düşünülebilir. 0 zaman, o dolaylardaki 5-6 köyü içine alan bir de vakıf düzeni kurulmuş imiş. Bu vakıf ve imaret ikiyüz sene kadar işlemiş, yenip içilip Nureddin sofu’ya dua edilmiş. Bu vakfın nasıl idare edildiğine dair elimizde bilgi ve kaynak yok.,

Nureddin Sofu - Eğleştiği yer ve Karaman Şehri Mut’un Değirmenlik mevkiindeki Nurettin SoLu türbesi ile ona bağlı yıkıklar, Nureddin Sofu’nun burada yıllarca eğleştiğini hatıra getiriyor. Buradaki ören, gelişi güzel bir ören değil. Nureddin SoLu, yazın ADRAS dağlarınının ortasında, Şeyh yaylası denen yerde de eğleşirdi. Nurettin Sofu, öldükten sonra cesedi mensup olduğu aşiretin yaylağı, kendisinin de vakıf toprakları içinde kalan Değirmenhik mevkiine gömülmesi yerinde bir hareketti. Böylelikle sül~lesi için maddi, manevi pek çok faide de sağlamıştır Bu vakıf arazi ile o türbe, Karamanoğlu beğliğinin merkezi sıkletini daima Mut-Ermenek dolaylarında tutmus, tarihde 270 yıl yaşamalarını sağlamıştır. (1) Nureddin Sofu vakfından olan bir parça araziye, sınır komşuları olan Abdullah ve Hüseyin adlarında iki sipahi tecavüz etmişler. Yapılan şikayet üzerine bir memur gelerek Nureddin Sofu vakfı mütevellisi ile bu vaııf araziye tecavüz ettiği iddia edilen iki spahiyi, ellerindeki vakfiyeler ve hüccetleri ile birlikte Mut ilçesi Değırmenlik yaylasına getirtir. Sözlerine ve bilgilerine inanılan bazı köylüleri de çağırtır. Hepsinin önünde incelenen bu konuda, sipahiler haksız görülür, Hicri 1098, Milâdi 1687 tarihinde bir hüccet düzenlenir ve altı orada hazır bulunanlar tarafından imzalanarak taraflara birer sureti verilir. 1687 yılında düzenlenen bu hüccet, Mut’un Yalnızcabağ köyünde olup, muhtarlar tarafından hala saklanır. Bu belgenin düzenlendiği 1687 tarihinden sonra üç kere daha ayrı ayrı yıllar da (Belki de bir tecavüz dolayısıyle) aşağıda adları yazılı Mut kadıları tarafından vakıf sınırlarının gözden geçirildiği anlaşılıyor. Hüccetin altında mühürleri bulunan kadıların isimleri şöyle 1- Hafız Mehmed El kadı, bikadı-i MUD Maa Sinanlı 2- El Hac Mehmed Ali bin Şuayb el kadı Bi kadi-i Mud Maa Sinanlı 3- Ahmet Hamdi El Kadı bi Kadı-i Mud Maa Sinanlı.
 
 

TARİHİ ESERLER

MUT (Claudiopolis)
                        Hititler zamanında kurulduğu bilinen, Akdeniz ve Anadolu uygarlığının bütün izlerini taşıyan Mut'un tarihi M.Ö. 2000 yıllarına kadar gitmektedir. Etiler zamanında 'Yenika' adıyla anılan Mut, Etiler'e bağlı Mut'a krallı-ğınca uzun süre yönetilmiştir. Daha sonra Frikler ve Asurlular bölgede egemenlik kurmuşlardır. M.Ö. 546 yılında bölge, Persler'in eline geçmiştir. M.Ö. 300 yıllarında Selefkos-lar'ın eline geçen Mut, (burayı yöneten Muts adlı kralın ismine izafeten Mut adı verilmiştir) M.Ö. 60 yılından sonra Romahlar'ın egemenliğine girmiştir. Eldeki belgelere göre Claudiopolis (Mut), Roma imparatorlarından Claudi-os tarafından M.Ö. 41 yılında bir koloni olarak kurulmuştur. M.S. 395 yılında ise Roma impa-ratorluğu'nun ikiye ayrılmasıyla Bizanslıların eline geçmiştir.
                        Bir ara Abbasiler'le Bizanslılar arasında el değiştiren Mut, 1071 yılında Alpaslan'ın Bi-zanslılar'ı yenmesinden sonra Selçuklular'ın eline geçmiştir. Selçuklular devrinde bir hayli gelişen Mut, 1277 yılında Karaman Bey'in oğlu Şemsettin Mehmet Bey tarafından Karamanoğulları'nın egemenliğine geçirilmiştir.
                        Mut, 1466 tarihinde Fatih Sultan Mehmet Bey tarafından Osmanlı ülkesine katılmış; 1868 yılında ilçe olan Mut'a 1869 yılında belediye kurulmuştur.
                        Mut Kalesi
                        Şehrin ortasında olan kalenin ilk inşa tarihi bilinmemektedir. Küçük bir garnizonu anımsatan kalenin temel taşları rektoponel düzgün kesme taşlarla örülmüştür. Karamanoğulları ve Bizans dönemlerinde tamir gören kalenin dört adet burcu bulunmaktadır. Kalenin içinde bir de iç kale diye adlandırılan kule vardır.
                        Laal Paşa Cami: Karamanoğulları ibrahim Bey'in emirleri ile Laal Paşa tarafından yaptırılmıştır. (1356-1390) Kare planlı ve orta kubbeli olan cami düzgün kesme taşlarla inşa edilmiştir. Kitabesine göre iki defa onarım gören caminin bahçesinde 2 adet türbe bulunmaktadır. Kümbetlerin birinde 3 adet, diğerinde ise 4 adet mezar bulunmaktadır. Evliya Çelebi Seyahat-namesi'ne göre Laal Paşa bu kümbetlerin birisinde yatmaktadır.
                        Dağ Cami: Mut'un 2 km güneybatısındadır. Selçuklular dönemine ait olduğu (11. yy. sonları) sanılmaktadır. Çevredeki devşirme taşlarla yapılmıştır.
                        Mavga Kalesi: Mut ilçesi'nin Kozlar yaylasına giden 16. km'sindedir. Doğal yalçın kayalar oyulmak suretiyle inşa edilmiştir. Kuzeyindeki kitabede bu kulenin Selçuklular döneminde kullanıldığını göstermektedir. (M.S. 1230) Mavga Kalesi'nde su sarnıçları ve hayvan ahırları da görülmeye değer mekanlardır.
                        KARACAOĞLAN
                        Büyük bir halk şairi olan Karacaoğlan'ın hayatı üzerine yapılan araştırmalarda kesin bir bilgi yoktur. Son yıllarda yapılan araştırmalarda ve şiirlerinde yapılan incelemelerden onun 1606 da doğmuş  1670 yılında ölmüş olduğu tahmin edilmektedir. Her nekadar doğduğu yer bilinmiyorsa da öldüğü ve mezarının bulunduğu    yer bellidir. Kendisinin Güney Anadolu'da yaşayan Türkmen aşiretinden olduğu daha doğrusu İçel'li olduğu muhakkaktır.Şiirlerinden anlaşıldığı kadarıyla kendisi pek çok yer gezmiş,aşkı ve tabiat sevgisini yaşadığı hayatı, çağının konuşma dili ile öz türkçe olarak işlemiş ve anlatmış bir halk şairidir.
                        Bugün kesin olarak bilinen bir şey varsa o da mezarının İçel'in Mut İlçesi'ne bağlı Karacaoğlan Köyü'ndeki Karacaoğlan tepesinde Karacakız tepesi ile karşı karşıya olduğudur.
                        Mezar 1997 yılında anıt mezar haline getirilerek Kültür Bakanı İstemihan Talay tarafından ziyarete açılmıştır. Karacaoğlan aynı zamanda tarihte heykeli dikilen, bilinen ilk ozandır. İçel'in Mut İlçesine Heykeltraş Prof.Hüseyin GEZER tarafından yapılan heykeli 8 haziran 1973 günü dikilmiştir.
ALAHAN MANASTIRI (APANDOS):
                        Mut-Karaman yolunun 20. km'sindedir. Anayoldan 3 km'lik bir yolla ulaşılır. Orta Toroslar'da yaklaşık 1000-1200 m. yükseklikte ve Göksu Vadisi'ne bakan dik bir yamaca oturtulmuştur. M.S. 440-442 yıllarında yapılmış olduğu tahmin edilen Alahan Manastır ve Külliyesi, batı kilisesi, manastır ve doğu kilisesi, kayalara oyulmuş keşiş odacıkları ve çevredeki mezarlardan oluşmaktadır. Bu kilise binalır, Ayasofya Müzesi ile ortak mimari özellikler taşımaktadır. Kilesilerin süslenmesinde usta bir taş oymacılığı gösterilmiştir. İlk kilise korint başlıklı iki dizi sütunla üç nefe ayrılmıştır. Narteksten ana mekana geçit veren kapının atkı ve yan dikmeleri kabartmalarla süslüdür. St.Paul, St.Pierre figürlerinden başka, bir çelengi taşıyan altışar kanatlı Cevbrail ve Mikail'in, simgesel yaratıkları ezişi, kükreyen aslan, kartal ve öküz sembolleri, incil yazarlarının tasvirleri, üzüm salkımları, asma yaprakları ve balık motifleri zengin bir şekilde tasvir edilmiştir. 
                        ALAODA (MAĞARASI) :
                        Mut-Karaman yolu üzerindeki Geçimli (Malya) Köyü'ndedir. Mağaranın tabanı mozaik döşemedir.
                        Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. 1955 yılında Prof. Michael Gouche tarafından yapılan
                        araştırmada burada bulduğu yazıda DAĞPAZARI KİLİSESİ  (CORAPİSSUS)
                        Mut İlçesinin 35 km kuzey batısındadır Antik ismi Corapissus olan kentin antik yol üzerinde oluşu eski kente ayrı bir önem verildiğini göstermektedir. Antik kentte hayat ağacının kollarına asılmış çok sayıda hayvan ve geometri desenlerle bezenmiş taban mozayiği göze çarpar. 15x5.50 m. ölçülerinde olan taban mozayiğinin hangi yapının taban döşemesi olduğu bilinme- mektedir. Antik kentte mozayiğin yanında 3 adet heroon tipi mezar oldukça yıpran- mıştır. Bizans dönemine ait kilisenin ise apsisi ve bazı duvarları ayakta kalabilmiştir Köyün güneyindeki vadide ise kaya mezarlarının bulunduğu nectopol sahası bulunmaktadır.
                        BALABOLU HAREBELERİ (ADRASOS):
                        Mut'un batısında Yalnızcabağ Döyü Değirmenlik Yaylası'ndadır. Büyük bir antik yerleşim alanı olduğu görülmektedir. Ayakta hiçbir sağlam yapı kalmamış olmakla birlikte çok sayıda lahid ve duvar kalıntıları bulunmaktadır.
                        SERTAVUL HANI:
                        Mut-Karaman karayolunun Toros Dağları'nı aştığı en yüksek nokta olan  (1650 metre) Sertavulbeli'nin Mut tarafında yeralmaktadır. Özellikle kış aylarında yolcuların çok sıkıntı çektiği bu bölgede, insanların korunabilmesi amacıyla hem Mut hemde Karaman tarafına 5'er km. arayla Tonoz örtülü birer han yapılmıştır. Bu hanlar halen köylüler tarafından kullanılmaktadır.
                        SÖĞÜTÖZÜ KÖPRÜSÜ
                        Roma dönemine ait olduğu bilinmektedir. Elde köprüyle ilgili başkaca bilgi bulunmamaktadır.
SİNOBİÇ (PALİSANDOS):
                        Mut İlçesinin 3 km kuzeyinde bulunan Yeşilyurt Köyü'nün sınırları içeresinde bulunan Sinobiç kalıntıları özellikle Ardıçtepe mevkiindedir. Roma dönemine ait çok miktarda lahid ve tepede 2 adet su sarnıcı ile duvar kalıntıları mevcuttur. Bazı kaynaklarda adı Polisandos olarak geçen Sinobiç'in antik ismi kesin olarak belli değildir
                        KIZIL MİNARE :
                        Rengi nedeniyle bu adı almıştır. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte Karamanoğulları döneminde yapıldığı sanılmaktadır
                        NURE SOFİ :
                        1228 yılında Selçuk Sultanı 1. Alaüd'- din Keykubat tarafından Ermenek Kalesi civarına yerleştirilen Karamanoğlu Beyliğinin ilk tarihi şahsiyeti Nure Sofi'dir. Karaman adını verdiği oğluna beyliği devretmesinden sonra ömrünü Mut'ta geçirmiş ve ölümü üzerine Sinanlı nahiyesi Değirmenlik Yaylası (Yalnızcabağ köyü) 'ne gömülmüştür
                        YERKÖPRÜ:
                        İlçe merkezine 35 km uzuklıktaki bu doğa harikası, Göksu nehrini besleyen Ermenek çayının uzun yıllar boyu süren topraktaki aşındırma etkisi sonucu derin bir vadi meydana gelmiştir. Doğal su tünelinin uzunluğu 250 metredir. Yerköprü 'de göreceğiniz doğal tünel ve şelale size unutulmaz bir gün geçirtecektir.
                        Karaekşi: Karaekşi ilçeye bağlı 3 km uzaklıkta orman içi dinlenme yeridir, içinde alabalık üretme çiftliği de bulunan Karaekşi, doğal güzellikleriyle dikkat çeken ve Orman Bakanlığı'nca Milli Park ilan edilen bir dinlenme yeridir.
                        Kırkpınar: Etrafındaki köylere içme ve sulama suyu da sağlayan Kırkpınar'ın adı buradaki kaynak sularından gelmektedir. Pek fazla bilinmeyen Kırkpınar, burayı ziyaret edenler için güzel anılar bırakacaktır




10 Temmuz 2009'dan Bugün'e 50799 ziyaretçi (87234 klik) sayfamızı ziyaret etti. Tüm Ziyaretçilerimize Teşekkürlerimizle...

sponsor alanlar veya bağlantılar

popüler yazılar

  • Android sunucu çöktü!
    Bu nasıl olduğu harbiden bilinmemekle beraber kimse harbiden bilinmemekle beraber kimse harbiden bilinmemekle beraber kimse
    + devamını oku

  • Android sunucu çöktü!
    Bu nasıl olduğu harbiden bilinmemekle beraber kimse harbiden bilinmemekle beraber kimse harbiden bilinmemekle beraber kimse
    + devamını oku

  • Android sunucu çöktü!
    Bu nasıl olduğu harbiden bilinmemekle beraber kimse harbiden bilinmemekle beraber kimse harbiden bilinmemekle beraber kimse
    + devamını oku

hakkımda

istatistik

kopirayt

Lorem Ipsum kullanmanın amacı, sürekli 'buraya metin gelecek, buraya metin gelecek' yazmaya kıyasla daha dengeli bir harf dağılımı sağlayarak okunurluğu artırmasıdır. aşamasında olan çok sayıda site listelenir. Yıllar içinde, bazen kazara, bazen bilinçli olarak (örneğin mizah katılarak)
Sitede toplam 36 yazı bulunmaktadır ayrıca 86 yorum ve 9 kategori bulunuyor bugün hava güneşli ama normal sayılır yani.
Sitemde yazılan , çizilen , eklenenlerin telif hakkı vs yoktur.Ç(alıntı) yapacaklarında kaynak göstermesi yeterlidir.Bakın dürüstüm size karşı "lütfen" çalmayın.

Çizen: Sefa Uygun
HTML/CSS: Tugay Tekeci - yapiyoruz.tr.gg
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol